BTK’nın tartışmalı kararları: Seçimlere ve ifade özgürlüğüne müdahale mi?

BTK’nın tartışmalı kararları: Seçimlere ve ifade özgürlüğüne müdahale mi?

BTK’nın 26 Mayıs’ta Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurttaşlara SMS göndermesini yasaklaması tepkilere neden oldu. Ancak kurumun tartışmalara neden olan tek kararı bu değil.

CENGİZ ANIL BÖLÜKBAŞ

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), 26 Mayıs tarihinde Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kemal Kılıçdaroğlu’nun yurttaşlara kredi borçlarıyla ilgili seçim vaatleri hakkında SMS göndermesini yasakladı.

Konuyla ilgili GSM operatörlerine gönderilen yazıda, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) 15 Mart 2023 tarihli kararında yer alan, “Vatandaşların elektronik posta adreslerine, taşınabilir ya da sabit telefonlarına görüntülü, sesli veya yazılı mesaj göndermek suretiyle propaganda yapılmasının yasak olduğu” hükmü hatırlatıldı.

Ancak bu, BTK’nın son yıllarda verdiği ve tartışmalara neden olan tek kararı değil. Kurumun son yıllarda aldığı ve müdahil olduğu kararların birçoğunun muhalefet partilerinin aleyhine olması ve ifade özgürlüğünü kısıtlıyor oluşu dikkat çekiyor.

‘Ulusal güvenlik’ gerekçesiyle kişisel bilgileri depoladı

Örneğin BTK, 2018 yılında “Abone desen yapısı” isimli bir kurul kararı yayımladı ve Türkiye’de hizmet veren 313 internet servis sağlayıcısından, “mahkeme kararı uyarınca” abonelerinin kişisel bilgilerini talep etmeye başladı.

Bununla birlikte “İSS Trafik Log Deseni” konulu bir yazı ile abonelerin erişim trafik kayıtlarının düzenli şekilde kendilerine aktarılmasını da isteyen BTK, kullanıcıların hangi saatte hangi web sitesine girdiği gibi internet trafik bilgilerinin de kuruma sunulmasını talep etti.

BTK’nın bu kararının ardından 2019 yılında Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), kurumun 2018 ve sonrasındaki talimat yazılarının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı. Danıştay 13. Daire, bir telekomünikasyon şirketinin de müdahil olduğu davada, ret kararı verdi. Kararın, Danıştay savcısının “işlem hukuka aykırı” görüşüne rağmen verildiği ortaya çıktı.

Kararı aldı, yargı peşinden geldi

BTK’nın son yıllarda alıp da en çok tepki topladığı kararı ise Taksim patlaması sonrası uyguladığı bant daraltma işlemi oldu.

Kurum, 13 Kasım 2022 tarihinde saat 16.20’de Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde yaşanan patlamanın ardından sosyal medya platformlarına bant daraltma işlemi uyguladı ve yurttaşların Twitter, Facebook, YouTube ve Instagram’a erişmesini engelledi.

BTK, yaklaşık 10 saat süren bu bant daraltma işlemini hangi yasayı dayanak göstererek yaptığını ise hiçbir şekilde açıklamadı.

Sosyal medya platformlarına erişimin kısıtlanması ve kurumun bunun gerekçesine dair hiçbir açıklama yapmaması üzerine Bilişim Hukukçusu Avukat Faruk Çayır, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden BTK’ya beş soru yönelterek ilgili bant daraltmasının gerekçesini sordu. BTK, bu beş soruya 25 Kasım’da, yalnızca bir cümleden oluşan bir cevap verdi:

“CİMER’e yapmış olduğunuz bilgi edinme başvurunuz, ilgisi nedeniyle kurumumuza yönlendirilmiş olup, başvurunuz ile ilgili olarak kurumumuzun ihtisas birim(ler)inden alınan bilgi ‘5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60’ıncı maddesinin onuncu fıkrası kapsamında gerekli tedbirler alınmış olup bu tedbirler hakim tarafından onaylanmıştır’ şeklindedir.”

Depremin ardından bant daraltma uygulaması

BTK’nın imza attığı skandallar bunlarla da sınırlı kalmadı.

Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan ve 10 il ile yaklaşık 15 milyon kişiyi etkileyen büyük depremin ardından 8 Şubat’ta saat 16.00 sonrasında, insanların bilgi almak ve yardımları organize etmek amacıyla kullandığı Twitter ve Tiktok gibi sosyal medya platformlarına yönelik bant daraltma uygulanmaya başlandı.

Söz konusu bant daraltma uygulamasının, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60’ıncı maddesinin onuncu fıkrasına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi sonrası BTK tarafından alınan kararla uygulandığı öğrenildi.

‘Dezenformasyon Yasası’ ile birlikte yetkileri genişletildi

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle hazırladığı, muhalefetin, gazetecilerin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifi, 13 Ekim 2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

Yasayla, BTK’nın internet trafiğini denetleme ve bilgileri depolama konusunda yasal yetkileri artırıldı. BTK başkanı, gecikmesinde sakınca bulunan; itibarı korumak, terör ve şiddet çağrısı yapılması gibi durumlarda erişim engeli kararı verebilecek duruma geldi. Yasada, BTK başkanına yurtdışından yapılan yayınlarla ilgili erişimi engelleme yetkisi de tanındı.

Şebekeler üstü hizmet sağlayıcılar, Türkiye’deki aktif bireysel ve kurumsal kullanıcı sayısı, sesli arama sayısı ve süresi, görüntülü görüşme sayısı ve süresi, anlık mesaj sayısı gibi bilgileri BTK’ya bildirmekle yükümlü hale getirildi.

Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen veya yetkilendirilmeksizin hizmet sunan şebekeler üstü hizmet sağlayıcılara 1 milyon TL’den 30 milyon TL’ye kadar idari para cezası öngörüldü. Bu cezayı süresinde ödemeyen ve BTK tarafından yapılacak bildirimden itibaren altı ay içinde yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya yetkilendirilmeksizin hizmet sunan şebekeler üstü hizmet sağlayıcısının internet trafiği bant genişliğinin yüzde 95’ine kadar daraltılmasına veya ilgili uygulama veya internet sitesine erişimin engellenmesine karar verebilir duruma getirildi.