Türkiye’de internetin yavaş ve pahalı olması bir tercih mi?

Türkiye’de internetin yavaş ve pahalı olması bir tercih mi?
İnternet hızında Türkiye’nin 102. sırada olduğunu söyleyen Füsun Nebil’e göre sansür ve erişim engellerinin yaygın olduğu Türkiye’de internet altyapısının geliştirilmemesi bilinçli bir tercih olabilir Elif Akgül Sosyal medyasından mesajlaşma uygulamasına kadar çeşitli internet paketleri, dolmayan videolar, açılmayan sayfalar ve her ay gani gani ödenen internet faturası herkese aynı soruyu sorduruyor: İnternet neden bu kadar pahalı? Buna düşük hızlar, sık sık karşılaşılan teknik sorunlar ve erişim engelleri de eklenince kullanıcılar için Türkiye’de internete erişmek bir mesele.  Türkiye’de internetin ortalama hızı dünya sıralamasında 5,27 Mbps ile 102’nci sırada. Aynı zamanda fiyatlandırma da kullanıcıların gelir dağılımına göre eşitsizlikler var. Bütün bunların yanı sıra, Türkiye’de altyapı eksikliği büyük bir sorun. Türkiye’de veri kullanımı açısından sınırlı kapasitesi olan eski bir teknoloji olan telekom şebekesinin bakır kabloları kullanılıyor.  Bu sorudan yola çıkarak Türkiye’deki internetin fiyatını, kalitesini, altyapısını ve tüm bu unsurların kullanıcılar üzerindeki etkisini teknoloji gazeteciliğinin önde gelen isimlerinden Füsun Nebil ile konuştuk. 

Türkiye'de internet pahalı mı, öyleyse, neden?

Ortaya konulan uygulamalara bakıldığında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin interneti dört bir koldan engellemeye çalıştığı görülüyor. Bunlardan birisi fiyat. Yani sorunuzun cevabı “‘evet Türkiye’de internet pahalı”. Ama daha da önemlisi yetersiz ve kalitesiz. Hızlarımız olması gerekenin çok altında.  Rakamlarla cevap verirsek, düşük hızda 8 Mbps için limitsiz yani Adil Kullanım Noktasız (AKN) fiyat 3,37 dolara kadar gözüküyor. Bu rakam en yüksek abone yoğunluğu olan 16 ve 24 Mbpslerde sırasıyla 2,77 dolar ve 1,95 dolar. Aşağıda dünyanın belli bölgeler için ortalama fiyat var. Oradan pahalılığın düzeyini anlayabilirsiniz. Kaynak:http://point-topic.com/free-analysis/fixed-broadband-tariffs-q2-2019/
 
Maliyet rakamlarını birbiri ile kıyaslamak zor olabiliyor. Çünkü mesela Kuzey Amerika ve Avrupa için geçerli rakamlarda AKN ya da AKK olarak tanımlanan Adil Kullanım Kotası yok. Ama Orta Doğu ve Afrika için var. Bizim için de “AKN kaldırıldı” denilmesi bir yanıltma, KOTA adı konularak var. Aynı şeyi karşılaştırıyor olmak için biz “limitsiz” olarak rakamları AKN yok olarak düşünüp alalım. Maliyetlere limitsiz baktığımızda, Türk Telekom’un verilerine göre
  • 100 Mbps’de 330 TL /100 Mbps =3,3 TL yani 0,57 $, 
  • 50 Mbps’de 310 TL / 50 Mbps = 6,2 TL yani 1,1$ 
  • 35 Mbps’de 290 TL / 35 Mbps = 8,3 Tl yani 1,44 $
  • 24 Mbps’de 270 TL/24 Mbps = 11,25 TL yani 1,95 $ 
  • 16 Mbps’de 255 Mbps / 16 = 16 TL yani 2,77 $.   
  • 8 Mbps için 155 / 8 = 19,4 TL yani 3,37 $
  Hız dediniz. Hızlarda durum nedir? AKP dört koldan interneti engelliyor demiştik. Evet ikinci önemli sorun hız. Ortalama hızımız dünya ölçümlerinde dünya sıralamasında 5,27 Mbps ile 102’inci sırada gözüküyor Bu kadar pahalı olmasına karşın, hızların ne kadar düşük olduğuna da bir daha dikkat çekmemiz lazım.  Yukarıdaki sıralamadan görülen şu; dünyada 2019’da ortalama hız 11,03 Mbps iken bizim hızımız bunun yarısı bile değil. Sadece 5,27 Mbps Singapur’un hızının aynı listede 85,02 Mbps olduğunu da hatırlatalım.. Neden Pahalı? Bunu bana değil yetkililere sormanız lazım...   Ama bu hız çok düşük. Türkiye'de 16 ya da 24 Mbps’ler satılmıyor mu? Eğer BTK raporlarına bakarsanız; Türk sabit genişbant abonelerin oranlarının şu şekilde olduğunu görürsünüz:
  • % 32,9 10-16 Mbps 
  • % 26,5’un 16-24 arasında 
  • % 15,3’ünün 24 Mbps üstünde 
  • % 25,3 ’ünün ise 10 Mbps altında 
Ancak bunlar satılan rakamlar. Bir de sizin hizmet alabildiğiniz rakamlar var. Evde hiç "speed test” yapıyor musunuz? Hızınız ne kadar? Mesela 24 almışken onun yarısından bile daha mı az?  Aldığımız paketlerin yanında “-e kadar” yani “24 Mbps’e kadar” gibi ifadeler var. Bu normaldir bütün dünyada böyle paketler satıyor. Normal olmayan ise, 24 aldığınızda bunun yarısından daha az bir hız sağlaması. Bunu kontrol edecek olan tüketici. Ama tüketici ses çıkarmayınca ya da nasıl ses çıkaracağını bilemeyince bu böyle devam ediyor. Üstelik bu abone oranları ile fiyat tablolarına bakıldığında şöyle bir şey görüyorsunuz; parası olandan daha az, parası olmayandan daha çok para alınıyor. Yani siz paranız az olduğu için 8-16 Mbps alıyorsanız aslında Mbps başına daha yüksek ödüyorsunuz. 100 Mbps alıyorsanız daha mantıklı bir rakam ödüyorsunuz. Ancak 100 Mbps kullanıcısı olanlarının mantıklı sayılabilecek bir rakam yakaladığı görülüyor. 35-50 Mbps olanların Latin America düzeyinde kullandığı, ama gerisinin pahalılıkta 5-10 kat olduğu anlaşılıyor. Parası az olan kişilerden daha fazla para alınıyor. Daha yüksek hızlarda ise fiyat düşük. Peki internete erişimin daha hızlı ve ucuz olması ne yapılması gerekir? Mevcut altyapının sorunları neler? Türkiye’de internet için kullanılan telekom şebekesinin büyük bir kısmı bakır kablolardır ve sadece ses iletir. Oysa verinin yani internetin iletilmesi için fiber optik kablolar gereklidir.  Tüm dünyada internetin başlaması ile birlikte şebeke fibere dönüştürülmeye başlandı ama ta Graham Bell zamanından gelen bu kabloları bir anda değiştirmek para, emek ve zaman açısından mümkün değil. Bu nedenle bir yandan bakır üzerinden veri aktarmaya yarayan geçici bir teknoloji olan DSL (ADSL, VDSL vs) geliştirildi. Bir yandan da şebekeler adım adım fibere dönüştürüldü. Türkiye’de 2005 yılında Türk Telekom özelleştirildiğinde 30 milyon kilometre bakır şebeke ve şehirler arasındaki aktarıma yönelik olarak 100 bin kilometre fiber vardı. Türk Telekom özelleştirme ile beraber olarak, Türkiye’nin sahibi olduğu (vatandaşların vergileri ile oluşturulmuş olan) şebekenin imtiyazını da 2026 yılına kadar aldı.  Türk Telekom’un bunu kendi gelirleri için işletmesi ama yanı sıra yatırım yapması ve yine parasını alarak diğer operatörlerle paylaşması lazımdı. Türk Telekom’un bugüne kadar 30 milyon kilometre bakırı en az 3-4 milyon kilometre fibere çevirmesi lazımdı. Ama ancak 1,5 senede yapılabilecek kadar fiber yatırımını toplam 15 senede yaptı. Bunun neden böyle olduğunu kendilerine sormamız lazım.  Aslında imtiyaz sözleşmesinde bu yatırım için en azından bazı kriterler var olmalıydı. Bu kriterler hem sivil toplum örgütleri, hem de siyasi partiler tarafından Türk Telekom’a ve hala var olan hisseleriyle o zaman bağlı olduğu Hazine'ye soruldu ama nedense hakkımız olan bu bilgi “ticari sır” denilerek kimseye verilmedi. Bu olmayınca da Türk Telekom yatırım yapmaya kimse tarafından zorlanmadı. Ama bu süreç boyunca [Türk Telekom'un ana hissedarı olan Ojer Telekomünikasyon AŞ’nin] OTAŞ’ın, Ulaştırma Bakanlığı ve çeşitli bürokratların yer aldığı yönetim kurullarından kârlılığın tamamı ya da çoğunluğunun temettü olarak dağıtılması kararları çıktı. Öyle ki, zaman zaman kredi alınarak temettü dağıtıldığını ve bunun Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) açıklamasına konulduğunu da gördük. Dolayısıyla yatırıma para da kalmadı. Diğer yandan öbür firmalar ne yaptı derseniz; 11 tane altyapı firması var. Bunlar İBB başta olmak üzere fiber döşemeye yönelik olarak kazı iznine başvurdular. Ama bu firmalara 2010 yılı sonundan itibaren izin verilmedi. Başvurular hep bekletildi. Dolayısıyla onlar da yatırım yapamadılar. Yatırım yapamadıkları gibi, Türk Telekom’dan parasını vererek şebekeyi paylaşmak istediklerinde de sorunla karşılaştılar.  Şimdi Türk Telekom’un yeni genel müdürü ortak altyapı ve tesis paylaşımına sıcak baktıkları mesajı veriyor. Umarım öyle olur.   Bu neden böyle oluyor?  Benim ve sektörün yorumu şu:  altyapı bilinçli olarak büyütülmüyor. 10 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) engelliyordu. Kazı izni vermiyordu. Böylece fiber döşenemiyor ve altyapı gelişemiyordu. Şimdi belediye değişti. Bekliyoruz. Hükümet internetin gelişmesi durumunda, kendisine yönelik muhalefetin daha yüksek olabileceğinden korkuyor diye tahmin ediyoruz. Basının büyük oranda hükümet ya da yakın kaynaklarca satın alındığına bakarsanız, siz de aynı düşünceye kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Dolayısıyla site engelleme yapmak yerine internet hatlarının döşenmesi engellenerek, internet ve Türkiye’nin geleceği hükümet lehine ama genç insanların gelecekleri aleyhine olarak engelleniyor. Mevcut Türk Telekom tekelinin internetin pahası ve hızı dışında, internet özgürlüğü üzerine etkisi var mı? Rekabetin olması, altyapının çeşitlenmesi daha özgür bir internete giden yolu açar mı? İnternet özgürlüğü doğrudan Türk Telekom tarafından değil ama onu kullanarak AKP tarafından engelleniyor. AKP bunu dört koldan yapıyor: En önemli araç 5651 Sayılı Kanun. Ama yetmedi, Yaman Akdeniz’in açıkladığı İfade Özgürlüğü Derneği raporuna göre, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan, Sağlık Bakanlığı’na kadar farklı devlet kurumları istediği bir şeyleri engelleyebiliyor. Bunun kuralları sadece kapatma yönünde çalışıyor. Ama neyin kapatıldığı belirsiz, açmak da bir süreç. Dolayısıyla internet özgür değil. İnternet altyapısı engelleniyor. Belediyeler eliyle, fiber döşeme izinleri verilmiyor. İnternet fiyatları ateş pahası. Özellikle de orta sınıfın alabileceği internet pahalı. İnternet firmaları regülasyonlar uygulanarak oyunun dışına itiliyor. İnternetinizin özgür olmasını istiyorsanız, o zaman bu talebinizi göstermelisiniz. Seçime giren partilere bunu sormalı, size ucuz ve hızlı bir internet vermeyen partiye oy vermemelisiniz. Eğer bunu yapmayacaksanız da ağlamayacak ve elinizdeki ile yetineceksiniz! Yazan: Elif Akgül https://twitter.com/akgulelif