Sosyal Medya Yasası: 'Bilgi alma ve yayma hakkının tabutuna son çivi çakılıyor'

Sosyal Medya Yasası: 'Bilgi alma ve yayma hakkının tabutuna son çivi çakılıyor'
Gazeteci Dayanışma Ağı tarafından organize edilen Basın Özgürlüğünün Türkiye Sorunu Çalıştayı'nın ilk oturumunda Sosyal Medya Yasası ele alındı. TİP Milletvekili ve Gazeteci Ahmet Şık, Akademisyen ve Gazeteci Can Ertuna ve Medya Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Avukat Veysel Ok'un konuşmacı olduğu oturumda tasarının ardından medyada nasıl bir sansürün egemen olacağı anlatıldı
ALİ SAFA KORKUT
Basın Özgürlüğünün Türkiye Sorunu Çalıştayı, Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezinde gerçekleşiyor. Gazeteci Dayanışma Ağı tarafından organize edilen çalıştayın ilk oturumu, “Sosyal Medya Yasası” idi. Saat 10.00'da başlayıp 11.45'te sona eren oturumda TİP Milletvekili ve Gazeteci Ahmet Şık, Akademisyen ve Gazeteci Can Ertuna ve Medya Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, kamuoyunda ‘sosyal medya yasası’ olarak bilinen sansür yasasını değerlendirdi.

Şık: Haberleri yapanlar da yayanlar da hapisle tehdit edilecek

Moderatörlüğünü gazeteci Nurcan Çalışkan’ın yaptığı oturumda TİP Milletvekili ve Gazeteci Ahmet Şık, medyaya yönelik hukuki ve fiili baskı tarihine değindi. Sansür ve otosansürün çeşitli yasalarla meclise gelme sürecini anlatan Şık, "Bu yeni yasa tasarısıyla, haber alma hakkının gaspının yanında haber olma hakkı da elimizden alınıyor" dedi. İktidar medyası ve iktidar karşıtı olan medyada yurttaşın duygusunu okşayan yayımcılık faaliyeti yürütüldüğünü söyleyen Şık, “Bu yasa öyle bir şekilde kullanılacak ki son günlerdeki itiraf ve ifşalar da bu bilgileri dolaşıma sokan ve yorumlayanlar da çeşitli suçlamalara maruz kalacak ve hapisle tehdit edilecek. Çok kötüye kullanılabilecek, halkın haber alma ve haber ‘olma’ hakkını engelleyecek bir yasa. Mevzu seçimle ilgili, önümüzdeki 8 ayı atlatmak üzerine bir sistem kuruluyor” diye konuştu.

Ertuna: Dezenformasyon Yasası, kontrol edilmesi zor bir canavar

Gazeteci ve Akademisyen Can Ertuna da dezenformasyon yasasının dezenformasyonu artıracağını söyledi.  "Bu çalıştayda konuştuklarımıza yönelik bir manşet atsaydım, 'sosyal medya adalet sarayının kapısına kilit vurulacak' derdim" diyen Ertuna, bireylerin hakkını arayıp sesini duyurmak için kullandığı mecraların sesinin kısılacağını, bunun da bilginin yeraltına girmesi ve kamuoyunda hiçbir şeyin konuşulamaması anlamına geldiğini söyledi. Ertuna, “Dezenformasyon Yasası, kontrol edilmesi zor bir canavar. Yasayla birlikte dezenformasyon daha çok artacak. Kimin gazeteci olduğuna Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Basın İlan Kurumu (BİK) karar verecek. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yaptırımları artacak. Bu, herkesin bağlam içeren bilgilerden uzaklaşması demek. Seçim veya tasarı halinde olan sosyal medya yasası sonrası medya küllerinden doğacak gibi bir durum yok" ifadelerini kullandı.

Veysel Ok: Bilgi alma ve yayma hakkının tabutuna son çivi çakılıyor

MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel Ok ise sosyal medya yasasının sadece gazetecileri kapsamadığını, herkesin bu yasanın hedefi ve muhatabı olduğunu söyledi. İktidarı rahatsız eden herkesin bu sosyal medya yasasının kurbanı olacağını söyleyen Ok, "Bu yasayla birlikte insan hakları ve haberleşme özgürlüğü kapsamında kamuoyuna duyurduğumuz tüm raporlarımızın kamuoyuyla buluşması engellenebilir olacak. Bu durum tüm sivil seslerin susturulması, sivil toplum örgütlerinin çalışamaması ve verilerini kamuoyuyla paylaşamaması demek. Bilgi alma ve yayma hakkının tabutuna son çivi çakılıyor" dedi.

‘Kanun geçerse Kılıçdaroğlu yolsuzluk videosu yayımlayamayacak’

Bu kanunun, internetin tamamıyla hükümetlerin kontrolünde olduğu Çin ve Rusya’daki sosyal medya kanunlarının aynısı olacağını belirten Ok, "Sosyal ağ şirketleri eğer bu yasa sonrası Çin ve Rusya'da olduğu gibi Türkiye'den çekilmezlerse kanunen de iktidarın karar alma süreçlerinin parçası olacaklar" diye konuştu. Ok, "Siyasetçiler, muhalefetini sosyal medyadan daha güçlü yapabiliyor ve biz de birçok bilgiyi sosyal medyadan alıyoruz. Muhalefeti ve sivil toplumu susturmak için bu yasa çıkartılmak isteniyor. Bu yasa sonrası siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, raporlarını yayımlayamayacak. Mesela kanun geçerse Kemal Kılıçdaroğlu yolsuzluk videosu yayımlayamayacak” ifadelerini kullandı.