'Hükümet, deprem bölgesindeki başarısızlığını sansürle örtmeye çalışıyor'

'Hükümet, deprem bölgesindeki başarısızlığını sansürle örtmeye çalışıyor'

Gazeteciler, sosyal medyada hükümetin deprem bölgesindeki çalışmalarını eleştiren yurttaş ve gazetecilerin hükümet yetkilileri tarafından hedef haline getirilmesini değerlendirdi. Genel kanı, hükümetin bölgedeki başarısızlığını sansürle örtmeye çalıştığı yönünde.

ALİ SAFA KORKUT

Kahramanmaraş ve Gaziantep merkezli depremler sonrası hükümeti bölgedeki çalışmalarında başarısız ve yetersiz olmakla eleştiren sosyal medya kullanıcıları, iktidarın hedefi hâline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere pek çok hükümet yetkilisi, bu eleştirel paylaşımları; gerçeği yansıtmayan, provokasyon çalışması ve dezenformasyon olarak niteliyor. Gazeteciler ise hükümetin bu politikası için "Hükümet, bu süreçteki başarısızlığını sansürle örtmeye çalışıyor" yorumunu yapıyor.

Kahramanmaraş ve Gaziantep merkezli depremler sonrası bölgede arama kurtarma çalışmaları sürerken sosyal medyada da yardım seferberliği devam ediyor.

Bununla birlikte bölgedeki koordinasyon sorunu, AFAD’ın depremden etkilenen bazı noktalara çok geç gittiği ve bazı noktalara ise hiç gitmediği hakkında sosyal medyada hükümete yönelik eleştiriler de artıyor. Yetkililer ise bunları bastırmanın yollarını arıyor.

Öyle ki depremin ilk gününden itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan başta olmak üzere çok sayıda hükümet yetkilisi, sosyal medya paylaşımlarını ve bu paylaşımları yapan kullanıcıları hedef alan açıklamalar yapıyor.

Erdoğan, hükümetin bölgede başarısız ve yetersiz olduğunu, jandarma ve polislerin bölgede olmadığını söyleyen kullanıcılar için depremin üçüncü gününde, "Bazı haysiyetsiz, namussuz ve şerefsizler" ifadelerini kulandı. Fahrettin Altun da bu eleştirileri "dezenformasyon" ve "provokasyon" olarak nitelendiriyor.

Kamuoyu, 8 Şubat’ta Twitter ve TikTok’a erişimin kısıtlanmasını da bu eleştirel paylaşımların bastırılmasına yönelik bir çalışma olarak değerlendiriyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) ise günlük olarak yayımladığı basın açıklamalarıyla, provokatif paylaşımlarda bulunduğu iddiasıyla hakkında işlem yapılan kişi sayısını paylaşıyor.

Bunların yanı sıra, İletişim Başkanlığı tarafından 1 Ekim 2022'den beri haftalık olarak yayımlanan Dezenformasyon Bülteni de Kahramanmaraş ve Gaziantep'te yaşanan depremler sonrası günü gününe yayımlanmaya başladı. İletişim Başkanlığı, buna ek olarak, yurttaşların dezenformasyon olduğu düşünülen paylaşımları bildirmesi adına da “Dezenformasyon Bildirim Servisi” adını verdiği bir mobil uygulama yayımladı.

Gazeteciler, hükümetin bölgeden gelen olumsuz haber ve eleştirileri hedef alma politikası hakkında, "İktidar, bu süreçteki başarısızlığını sansürle örtmeye çalışıyor" dedi.

Nevşin Mengü: Ne yapacaklarını bilemez bir haldeler

Gazeteci Nevşin Mengü, iktidarın bu politikası hakkında "Ortada müthiş bir koordinasyonsuzluk ve başarısızlık var ve hükümet, sansür yoluna giderek bunu kapatmaya çalışıyor. Fakat bu kez sansür konusunda da daha önceki seferler kadar başarılı olamadılar. Twıtter’ı ancak birkaç saat kapalı tutabildiler. Şu an ne yapacaklarını bilemez bir haldeler" yorumunu yaptı.

İletişim Başkanlığının, olağanüstü bir durum olması sebebiyle daha yoğun bir çalışma sistemine geçmiş olabileceğini söyleyen Mengü, "Başkanlığın binasının ışıklarının gece gündüz yandığı ve hummalı bir çalışma yürüttükleri haberleri basına yansımıştı fakat Türkiye’de sıkıntı, dezenformasyonun kim tarafından yapıldığı. Şu aşamada doğru haber geçme konusunda devlet kurumları bağımsız gazetecilerden bile daha az güvenilir maalesef" dedi.

İsmail Arı: Yüzde yüz doğru bilgileri yalanlıyorlar

BirGün gazetesinden İsmail Arı da hükümetin, deprem sürecindeki başarısızlığını gizlemek için sansürü kullandığını söyledi.

İletişim Başkanlığının 12-13 Şubat tarihli Dezenformasyon Bülteni’nde, içerisinde Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın da olduğu bir fotoğrafa yer verildi ve Kınık’ın, deprem sonrası afet bölgesindeki Kızılay Sistem Yapı Fabrikasını ziyaret ettiği belirtildi. Ancak BirGün gazetesinden İsmail Arı, ilgili fotoğrafın eski olduğunu ortaya çıkararak İletişim Başkanlığının dezenformasyon yaptığını belirtti.

Daha sonra fotoğrafın 18 Ekim 2022’de Kızılay Malatya Üretim Üssü’nün basın tanıtımı sırasında çekilmiş olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine İletişim Başkanlığı bir açıklama yaptı ve "Sehven eski fotoğraf kullanıldı" dedi.

İletişim Başkanlığının, hükümet hakkındaki tüm olumsuz eleştirileri "dezenformasyon" olarak değerlendirdiğini söyleyen Arı, "Yüzde yüz doğru olan haberleri yalanlıyorlar. Algı yaratıp tamamen doğru bilgilerin de yanlış olduğunu ifade ederek toplumu buna ikna etmeye çalışıyorlar. Dezenformasyon için kurulduğunu iddia eden bir birim, dezenformasyon yapıyor" yorumunu yaptı.

Mevcut ortamda doğal olarak üzerinde bir sansür baskısı ve gözaltı tehdidi hissettiğini söyleyen Arı, "Birçok insan gözaltına alındı. Böyle olunca 'Beni de bir sabah gözaltına alırlar mı' diye endişelenmeye başladım. Özellikle İletişim Başkanlığının ilgili haberim hakkında açıklama yapmasından sonra. Birçok arkadaşımın da bu nedenle otosansür uygulamak zorunda kaldığını duyuyorum" ifadelerini kullandı.

Emin Çapa: Sansür dahil tüm imkânlarını sonun kadar kullanıyorlar

Hükümetin, deprem bölgesindeki başarısızlığını eleştiren paylaşımları hedef göstermesi hakkında konuşan gazeteci Emin Çapa, "Şu an toplumun fiziki korku ve endişelerinin patladığı ama siyasi korku veya şahsi korkularının olduğu bir dönemdeyiz. Deprem bölgesine giden herkes, sosyal medyada görüntü paylaşıyor çünkü bir felakete tanık olmuş durumdalar. Tanık olunca susmak zordur. Sonra da bir eleştiri patlaması yaşanıyor. İktidar bu patlamayı bastırmakta zorlanıyor ve bunu bastırmak için de sansür de dahil olmak üzere elindeki tüm olanakları sonuna kadar kullanıyor" dedi.

Yargı tehdidi nedeniyle herkesin otosansür uygulamak zorunda kaldığını söyleyen Çapa, şöyle devam etti:

"Özellikle Dezenformasyon Yasası çıktıktan sonra insanlar riskli buldukları tweet’leri retweet edememeye başladı. Eskiden böyle değildi. Gazetecilerin ciddi bir otosansür içinde olduklarını görüyorum. Ben de bunlardan biriyim. O kadar büyük bir öfke ve acı doluyum ki kendimi kontrol altına almaya çalışıyorum ve 'söyleyeceklerimi kanalın kapatılmasına neden olmadan nasıl söylerim' diye düşünüyorum. "Yargı makamları, depremin acısı geçtikten sonra çalışmaya başlayacaktır. Şu an depremin acısı nedeniyle halkın tepkisinden korkuyorlar. Bir ay geriye, iki ay geriye dönük olarak gazetecilere ve televizyon kanallarına soruşturmalar açılacak. Geçen hafta, bir buçuk sene önceki paylaşımım sebebiyle beni ifade vermeye çağırdılar."