24 Nisan ve 6 Mayıs’ta küresel internet sansürü ve gözetimde öne çıkanlar:
- Elon Musk’ın sahipliğindeki Twitter, hükümetlerin içerik kaldırma taleplerine uyuyor.
- Telegram, Brezilya’nın sansür talebini reddetti.
- Çin, yoksullukla ilgili içerikleri engelliyor.
- Rusya ve Çin’in sansür işbirliği belgelendi.
- Basın özgürlüğü örgütleri, Hindistan’ın “fake haber” yasasına karşı bildiri yayınladı.
- İran İletişim Bakanı, sosyal medya platformlarında ‘sansüre devam’ dedi.
- ABD’de tartışılan çocuk güvenliği yasası sansür tehlikesi yaratıyor.
- Dominik Cumhuriyeti’nde bir gazeteci Pegasus’la hedef alındı.
Twitter, hükümetlerin talebine göre sansür uyguluyor
İçerik çıkarma isteklerini inceleyen araştırma projesi Lumen’in sunduğu en son verilere ve Rest of the World projesinin en son çalışmasına göre, Twitter, yeni sahibi Elon Musk geldiğinden beri hükümetlerin içerik çıkarma isteklerine büyük oranda uyuyor.
Bu veriler hakkında Ellery Roberts Biddle tarafından kaleme alınan 4 Mayıs tarihli yazıda baskıcı hükümetlerin istekleri karşısında Twitter’ın “memnuniyetle” istenilen sansürü uyguladığı anlatılarak, bu konuda çalışma ve verilere yer verildi.
Yazıda kamuya açık kayıtların, şirketin hükümet taleplerinin %80’ine tam olarak uyduğunu ortaya koyduğu belirtilerek bu rakamın Twitter’ın yeni sahibi Elon Musk öncesi zamanda %50 civarında seyrettiği ifade edildi. Artışın nedeninin, hükümet taleplerinin ne zaman gerçekten meşru olduğunu veya ne zaman abartıldığını anlamak için çalışan politika personelinin kovulması olduğu belirtildi.
Yazıda ayrıca 6 Şubat depremi sonrası Twitter’la Türkiye hükümetinin görüşme yaptığı hatırlatılarak, Twitter’ın hükümet isteklerine olumlu yanıt vermesinin 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlerin güvenliğini ve adilliğini tehlikeye atabileceği tartışıldı.
Çin yoksullar ve yaşlılarla ilgili içeriği aktif olarak engelliyor
IBT sitesinde yayınlanan 5 Mayıs tarihli bir habere göre, Çin, yoksulluğu ve yaşlı insanları içeren videoları ve fotoğrafları hedef alan sansür politikasını genişletiyor.
Mart ayında, Çin’in internet düzenleyicisi olan Çin Siber Uzay İdaresi, “bilerek üzüntüyü manipüle etme, kutuplaşmayı kışkırtma, [Çin Komünist] Parti ve hükümetin imajına zarar veren zararlı bilgiler yaratma ve ekonomik ve sosyal gelişmeyi bozma” gibi içerikler yayınlayan kişilere karşı harekete geçeceğini duyurmuştu.
Denetleyici kurum, yaşlılar, engelliler ve çocuklara dair üzücü videoların yanı sıra vatandaşların ülkedeki ekonomik mücadelesini anlatan internet gönderilerini de yasakladı.
The New York Times gazetesine atıf yapılan haberde sansür kararının, ülke genelindeki yoksulluğu gösteren daha fazla video yayıncısının ortaya çıkması ve ülkenin genç işsizliğinin neredeyse %20’ye çıktığı dönemde alındığı ifade edildi.
Çin internetinden kaldırılan içerikler arasında, Hu Chenfeng’in ayda sadece 15 dolarlık bir gelirle yaşayan yaşlı bir kadını röportaj yaparken kaydettiği bir video da yer alıyor.
Çin’in RTÜK’ünden girişimcilik karşıtı söylemlere sansür
South China Morning Post sitesinde 28 Nisan’da yayınlanan bir habere göre, Çin bundan böyle girişimcilere yönelik olumsuz haberleri de sansürleyecek.
Haberde, “Pekin özel sektöre daha dostane bir yüz gösterirken, Çin internet gözlemcisi girişimcilerin internet üzerinden gaslighting’e uğramasını yasaklayacak” denildi.
Bu kapsamda ‘Çinli özel girişimciler vatan hainidir’ veya ‘Çin’in özel ekonomisinin geri çekilme zamanı gelmiştir’ gibi söylemler sansürlenecek.
Habere göre yeni sansür uygulaması,” girişimcilerin işlerini geliştirmeye odaklanabilmeleri için ‘kamuoyu görüşleri için iyi huylu bir çevrimiçi alan’ yaratmayı amaçlıyor”.
Üç ayda 4200 siteye sansür
Aynı sitede yer alan başka bir habere göre ise, Çin’de internet denetleyicisi yılın sadece ilk çeyreğinde, izinsiz haber hizmetleri sağlamak dahil olmak üzere çeşitli ihlaller nedeniyle 4.200’den fazla siteyi kapattı ve 55 uygulamayı uygulama mağazalarından kaldırdı.
Çin Siber Uzay İdaresi, Pazar günü yaptığı açıklamada, 2.200’den fazla web sitesinden sorumlu kişiyi çağırdığını ve içeriklerini düzeltmelerini söylediğini belirtti.
İlk çeyrekte yapılan operasyonun duyurusu, en üst düzey internet düzenleyicisinin müdürü Zhuang Rongwen’in, politik içerikleri temizlemeye ve çevrimiçi görüş güvenliğini “korumaya” söz vermesinden iki hafta sonra geldi.
Telegram CEO’su, Brezilya hükümetinin sansür isteğini reddetti
Telegram CEO’su Pavel Durov, Brezilya’da hükümetin “neo-Nazi” faaliyeti olarak nitelendirdiği verileri sağlamayı reddettiği için platforma erişimi engelleyen bir Brezilya mahkemesinin kararına itiraz edeceğini söyledi.
Telegram hesabından yaptığı açıklamada Durov, karara uymanın “teknolojik olarak imkansız” olduğunu söyledi. Ayrıca kararın, Telegram’ın “dünya çapında gizlilik ve ifade özgürlüğünü koruma” misyonuna aykırı olduğunu belirtti.
İnternet sansürü odaklı haber yapan Reclaim the Net web sitesinde yayınlanan 29 Nisan tarihli habere göre Telegram’a erişimi engelleme dışında, Espirito Santo eyaletindeki federal bir yargıç tarafından verileri teslim etmeyi reddettiği için Telegram’a günlük 200.000 dolarlık para ceza verildi.
Kararda, “polis yetkilileri tarafından gösterilen gerçekler, Telegram’ın soruşturma ile işbirliği yapmama konusunda açık bir amacı olduğunu gösteriyor” denildi.
Durov açıklamasında, yargıcın “teknolojik olarak elde etmelerinin imkansız olduğu verileri talep ettiğini” ve Telegram’ın Brezilyalıların “özel iletişim hakkını” savunduğunu belirtti.
Bu, Telegram’ın Brezilya’da engellendiği ilk olay değil. Geçen yıl, Yüksek Mahkeme, soruşturma ile işbirliği taleplerine uymayı reddettiği için platformu engellemişti.
İfade özgürlüğü örgütleri Hindistan’ın dezenformasyon yasasına karşı açıklama yayınladı
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde çok sayıda basın özgürlüğü kuruluşu, Hindistan’daki yakın zamanda kabul edilen Bilgi Teknolojileri Aracı Kuralları ve Dijital Medya Etik yasasına getirilen yeni düzenlemelerle ilgili endişelerini dile getiren ortak bir açıklama yayınladı. Açıklamada kuralların hükümete sınırsız sansür yetkisi verdiği ve basın özgürlüğünü zayıflattığı vurgulandı.
6 Nisan 2023’te kabul edilen düzenleme ile merkezi hükümetin “gerçek dışı, yanlış veya yanıltıcı” olarak değerlendirilebileceği çevrimiçi içerikleri belirlenmesine olanak tanıyan bir “fact check” (teyit) birimi oluşturmasına olanak sağlıyor.
Yasa, sosyal medya şirketleri ve İnternet servis sağlayıcıları gibi şirketlere bu tür içerikleri kaldırma yükümlülüğü getiriyor.
Yasayı eleştirenler düzenlemenin, Hindistan Anayasası ve uluslararası insan hakları yasalarını ihlal ettiğini ve ifade ve düşünce özgürlüğü haklarına zarar verdiğini savunuyorlar. Değişikliğin, hükümetin İnternet’te hakikatın tek karar vericisi olmasına olanak tanıyarak muhalefeti bastırabileceğini ve gazetecilerin, aktivistlerin ve diğerlerinin çevrimiçi özgürce konuşma yeteneğini sınırlayabileceğini belirtiyorlar.
Ortak açıklamada ayrıca, Hindistan’da gazetecilere yönelik süregelen taciz, tehdit ve sansür vakalarına dikkat çekildi.
İranlı bakan sosyal ağ yasağının devam etmesi gerektiğini söyledi
Iran International’ın 23 Nisan tarihli haberinde bildirdiğine göre İran İletişim Bakanı Issa Zarepour, mevcut durumda Telegram, WhatsApp ve Instagram gibi sosyal medya platformlarına yönelik engellemelerin kaldırılmasından yana olmadığını söyledi.
Zarepour, geçen yıl rejim karşıtı protestoların patlak vermesinin ardından popüler platformlara getirilen kısıtlamanın kaldırılmasına karşı olduğunu ilk kez açıkça ortaya koydu.
Zarepour “Ben bu konuda karar verici değilim; bu farklı koşullara bağlı… Yerli şirketleri sanal alanda güçlendirmek istiyoruz” dedi.
Önceki hafta öğrencilerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi, yabancı sosyal medyanın İran’da temsilcilik açması halinde erişim engelinin kaldırılacağını söylemişti.
İran parlamentosu geçtiğimiz yıl İnternet’i ve çeşitli uygulama ve platformlara erişimi kısıtlamaya yönelik bir yasa tasarısının genel hatlarını onaylamıştı. Tasarı ironik bir şekilde Siber Uzay Kullanıcılarının Haklarını Koruma Mevzuatı başlığını taşıyor.
ABD’de tartışılan Çocuk Güvenliği yasası ve sansür tehlikesi
Nisan sonunda, çocukları çevrimiçi ortamda korumak adına gözetimi artıracak ve bilgiye erişimi kısıtlayacak bir yasa tasarısı olan Çevrimiçi Çocuk Güvenliği Yasasının (KOSA) ABD Kongresi’nde yeniden gündeme geldi.
Bu gelişme üzerine 2 Mayıs tarihinde siber hak örgütü EFF, bu yasanın yarattığı sansür tehlikesine dikkat çekti.
KOSA’nın 2022 yılında gündeme geldiği ancak ilgi görmediği söylenen yazıda, yasanın iki senatörün imzasıyla küçük değişikliklerle yeniden sunulduğu belirtildi. EFF açıklamasında, “Bu değişikliklerden bazıları 100’den fazla sivil toplum kuruluşu ve LGBTQ+ hakları gruplarının tasarıya yönelik eleştirilerine yanıt olarak yapılmış olsa da, tasarının son hali hala endişe verici” yorumunda bulundu.
EFF’e göre KOSA’nın en son hali hala 16 yaş altındaki herkesin gözetime tabi tutulmasına yol açabilir. Örgüte göre KOSA, sansür araçlarını eyalet başsavcılarının eline vererek, gençlerin çevrimiçi haklarını ve güvenliğini büyük ölçüde tehlikeye atacak hükümler içeriyor.
“KOSA’nın getireceği yükler yetişkinleri de etkileyecek ve tasarı sonucunda yasal içeriğe online erişimde engellerle karşılaşmaları muhtemel olacak” denilen yazı sonunda KOSA’ya karşı imza verilmesi çağrısında bulunuldu.
Dominik Cumhuriyeti’nde bir gazetecinin telefonunda Pegasus keşfedildi
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde yayınlanan yeni bir Uluslararası Af Örgütü raporuna göre, Dominik Cumhuriyeti’ndeki tanınmış bir kadın gazeteci olan Nuria Piera, NSO Grubu’nun Pegasus casus yazılımıyla hedef alındı.
Bu, ülkedeki ilk doğrulanmış vaka olma özelliğini taşıyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün Güvenlik Laboratuvarı tarafından yapılan analiz sonucunda, Piera’ya ait bir mobil cihazın 2020 ve 2021 yılları arasında üç kez hedef alındığı ve Pegasus ile enfekte olduğu doğrulandı.
Pegasus, bir cihaza tam ve kısıtlamasız erişim sağlayan bir casusluk yazılımı. Piera, ise ülkede yolsuzluk ve cezasızlık konularına odaklanan öndene gelen araştırmacı gazeteciler arasında yer alıyor.
Bu bulguyla birlikte, şimdiye kadar en az 18 ülkede gazeteciler casus yazılımla hedef alındı. Ancak, bu gözetim teknolojisinin suistimal oranının gerçekte çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Dominik Cumhuriyeti, Uluslararası Af Örgütü’nün gazetecilere ve insan hakları savunucularına yönelik Pegasus kullanımını doğruladığı, Amerika’daki Meksika ve El Salvador’dan sonra üçüncü ülke.
- https://www.amnesty.org/en/latest/news/2023/05/dominican-republic-pegasus-spyware-journalists-phone/