Yeni Yaşam: Üç kez erişime engellendi, dört yıldır cezaevlerinde yasaklı

Yeni Yaşam: Üç kez erişime engellendi, dört yıldır cezaevlerinde yasaklı
SİBEL YÜKLER

Yeni Ülke, Özgür Ülke, Özgür Gündem, Özgürlükçü Demokrasi ve nihayet Yeni Yaşam… Kürt basını denince daha eskilerin Özgür Ülke, sonraki nesillerin de ilk önce Gündem gelirdi aklına. Tâ ki 2016 yılına kadar. Kürt medyasının bombalar, cinayetler, kapatılmalar, cezaevleri ve türlü baskılarla geçen “özgür basın” tarihi, 2016 yılında ilan edilen OHAL’in ardından kayyum atamaları ve KHK kapatmalarına da tanıklık etti. 

Özgür Ülke’yi de sayarsak yaklaşık 30 yıla yakın yayın hayatını sürdüren Özgür Gündem, gazetenin üzerindeki baskılar, eş genel yayın yönetmenleri ve danışma kurulu üyelerine yönelik dava, gözaltı ve tutuklamaların ardından 16 Ağustos 2016 yılında son kez yayınlandı. 

O gün 100’ü aşkın polis eşliğinde gazeteye baskın yapıldı. Hem haber yapmak hem de dayanışmak için Gündem’e giden gazetecilerin canlı yayınları eşliğinde gazete çalışanları darp edilerek gözaltına alındı, çevik kuvvet otobüsünde yedi saat ters kelepçe ile darp edildi. Üç gün sonra serbest bırakılan gazetecilere, ironik bir şekilde “polise mukavemet” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla dava açıldı. Davada yargılanan 22 gazeteci, bu davadan 21 Aralık 2022 tarihinde beraat etti.

Gündem, Ağustos 2016 yılında KHK ile kapatılıp ekipmanlarından eşyalarına kadar her şeyine el konulunca gazeteciler, Özgürlükçü Demokrasi ismiyle okuruyla yeniden buluştu, ancak 2018 yılında o da kapatıldı. Bu yazıyı hazırlarken görüşlerine başvurduğum, her iki gazetenin ardından bugün Yeni Yaşam’ın da editörlüğünü sürdüren Reyhan Hacıoğlu’na göre, Türkiye’nin Afrin Operasyonu sırasında dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın medyaya verdiği “15 maddelik ‘haber talimatına’ uymamaları, operasyonu ‘savaş’ ve ‘işgal’ adıyla tanımlamaları, kayyum atanarak gazetenin kapatılmasına neden oldu. Ardından gazetenin basıldığı Gün Matbaasına da kayyum atandı, çalışanları tutuklandı. Özgürlükçü Demokrasi’den ise tutuklanan Hacıoğlu dahil altı editörün yargılamaları 16 ay sürdü ve çeşitli cezalar alarak tahliye edildiler. Ancak dava bozularak geri döndü.

Tüm bu sürecin sonunda özgür basın, 2018’den beri yoluna artık Yeni Yaşam gazetesiyle devam ediyor. Peki, sadece Özgür Gündem'in 500’e varan baskısının 450'den fazlasının sansüre uğradığı, çalışanlarının hala yargılandığı bir “basın özgürlüğü”tablosunda Yeni Yaşam yoluna nasıl devam ediyor? 

MİT mensubu haberiyle gelen tutuklamalar ve erişim engelleri

Yeni Yaşam’ın karşılaştığı baskılardan en bilineni Libya'da hayatını kaybeden MİT mensubuyla ilgili habere ilişkin davada Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve Yazı İşleri Müdür Aydın Keser’in de tutuklu yargılanması. Daha sonra tahliye edilseler de iki yılın sonunda Çelik ve Keser, “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan 4 yıl 8'er ay 7'şer gün hapis cezası aldı.

Bir diğeri de tabii internet sitesine getirilen erişim engelleri. Gazetenin internet sitesi “yeniyasamgazetesi.com” ilk olarak 2019 yılında mahkeme kararıyla erişime engellendi. Engelleme kararı ve içeriği gazeteye bildirilmediği için hukuki süreçte başlatılamadı. 

İlk engellemenin ardından yayına devam ettikleri “yeniyasamgazetesi1.com” internet sitesi de 25 Eylül 2020 tarihinde, Hatay Valiliği İl Jandarma Alay Komutanlığının talebiyle Hatay 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından engellendi. Erişim engeli ile ilgili kararda, “25/09/2020 tarihli D. İş sayılı karara istinaden Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından koruma tedbiri uygulanmaktadır" denildi, ancak engele gerekçe gösterilen haberle ilgili bir bilgi verilmedi. Karara ilişkin İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz ise 14 Ekim 2020 tarihinde reddedildi. Avukatlar, Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurdu, henüz bir karar verilmedi.

Gazetenin son olarak “yeniyasamgazetesi2.com” alan adıyla yayın yaptığı internet sitesine ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun (BTK) bu kez 28 Ocak 2022 tarihli ve 490.05.01.2022-93448 sayılı kararıyla erişim engeli getirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan ve kamuoyunun “Sansür Genelgesi” olarak yorumladığı genelge sonrası ilk erişime engelleme girişimi de böylece Yeni Yaşam gazetesi ile Kürtçe yayın yapan Xwebûn gazetesinin internet sitelerine yönelik oldu. 

Avukatların itirazı üzerine Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi, “haber içeriğine ilişkin gerekli denetim ve ekspertiz eksikliği nedeniyle” xwebun.org sitesine getirilen erişim engeli kararını iptal etti. Yeni Yaşam üzerindeki engel ise kararın cuma günü verilmesi ve araya hafta sonu girdiği için BTK’nın mahkemeye başvuramaması sonucu kaldırıldı. 

Böylece Şubat 2022 itibariyle Kürt basınından Yeni Yaşam 3, Xwebûn 1, Mezopotamya Haber Ajansı 36 ve Jin News ise 41 kez erişime engellenmiş durumda bulunuyor. Hacıoğlu’na göre, “Öyle bir hukuksuzluk ki örneğin hafta sonu karar alınıyor ve iki gün karara ulaşamıyorsun. Gerekçeye bile gerek duymuyorlar. Bir sabah uyanıyorsun ve site kapatılıyor.”

Erişim engeli haberlerine de erişim engeli

Bir diğer engelleme biçimi de haberlere ilişkin olanlar. Mizah dergisi LeMan’ın 22 Ocak 2020 tarihinde yayınladığı “Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergahında arazisinin olduğu ortaya çıktı” başlıklı karikatüre sulh ceza kararıyla erişim yasağı getirilmişti. Bu engellemeyi duyuran Yeni Yaşam gazetesinin haberine de Hatay 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişim engeli kararı getirildi.

Daha önce de Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergahında arazi aldığına yönelik habere erişim engeli getirilmişti. Bu habere erişim engeli getirildiğini duyuran habere de erişim engeli getirildi. Hacıoğlu bu durum için, “Haberde Berat Albayrak'ın sadece ismi geçmiş ama ona bile ‘kaldırın’ deniyor. Bu aslında düşünce ve ifade özgürlüğüne büyük bir darbedir” diyor.

 “TCDD’den bakanın üniversitesine bina”, “İmamoğlu: Kavakçı’nın Metro A.Ş.’ye borcu var”, “Yağma Varlık Fonu ile sürüyor”, “Irkçılık bir kadını öldürdü”, “Denizli’de bir çocuğa istismar”, “Okul müdüründen öğrencilere istismar ve hakaret”, “CHP ve HDP torba yasaya şerh koydu” ve “Gercüş tecavüz soruşturması: Uzman çavuş, polis, korucu 27 isim var” başlıklı haberler, erişim engeli getirilen 15 haberden yalnızca birkaçı.

BİK’in ilan zorunluluğu sansürü artırdı: Gazete, cezaevlerine giremiyor

“Muhalifsen, özgür basındaysan, daha doğrusu Kürt basınındaysan birçok şey çok daha yorucu olabiliyor” diyen Hacıoğlu da kapatılmak dışında her türlü baskıyla karşı karşıya kaldıklarını söylüyor. Ancak yine de Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü açısından son yılların en büyük sorununa, yani Basın İlan Kurumunun ilan zorunluluğu getirmesiyle birlikte başlayan sansür ve baskı ortamına dikkat çekiyor:

“Yeni Yaşam, evet bugün kapatılmıyor, el konulmuyor ya da biz henüz tutuklanmıyoruz ama sürecin ruhuna uygun olarak ciddi bir ekonomik baskı ile karşı karşıyayız. Örneğin; özgür basının en önemli okuyucuları cezaevleridir, çünkü bu yayınlar onların sesi. O yüzden özgür basın en çok da cezaevlerinden takip edilir. Peki bu kez ne yaptılar? Basın İlan Kurumundan ilan zorunluluğu getirdiler. Bu, beraberinde bir sansürü ve kontrolü de getirir ki biz ilkesel olarak hiç bu işe girişmedik. Bunu kabul etmememiz gerekçe gösterilerek Yeni Yaşam cezaevlerine alınmıyor. İnanın Yeni Yaşam'ı görmeyen birçok cezaevi var, bazıları ilk çıktığında alabildi ama birçok cezaevine dört yıldır hiç giremedik.”

Söz konusu “cezaevi yasağı”, ilk olarak 2018 tarihinde Diyarbakır 1 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğü tarafından başlatıldı. Yasak, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 62. maddesi ve Ceza İnfaz Kurumlarının ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 42. maddesi ile Ceza İnfaz Kurumları ile Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi’nin Kuruma Kabul Edilmeyecek Yayınlar başlıklı 11. maddesiyle açıklandı.

Daha sonra Mardin E Tipi Cezaevi’ndeki tutukluların talep ettiği gazete, “Bakanlık kararı” denilerek verilmedi. Bu yasak, diğer cezaevlerinde de olmayan bir “Bakanlık kararı” gerekçe gösterilerek uygulamaya koyuldu. 

‘Kürt basına yönelik baskıyı görmezden gelme hali var’

Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yeni Yaşam’dan tutuklanan gazeteciler için, “Onlar gazeteci değil” sözlerini hatırlatan Hacıoğlu, basın camiasında da Kürt medyasına yönelik baskı ve sansüre dair bir “görmezden gelme hali” olduğunu söylüyor:

“Gazetecilik meslek sayılmadığı gibi bir suç sayılıyor. Neden? Çünkü korkuyorlar. Basın iktidarların onay mercileri değildir, kamu haberciliği, kamu yararı, kamunun bilgilenme hakkı vardır ve aslında biz onları korumak için mücadele ediyoruz. Ama şurada bir parantez açmak istiyorum. Bir yerde baskıya ‘alıştık’ ama muhalif basın içinde Kürt basınına, Kürt gazetecilere yönelik görmeme, görmezden gelme hali çok düşündürücü. İnsan konduramıyor da ama yaşıyoruz ve aslında hiç aşamıyoruz da! Dile getirmek istedim.”